tag:blogger.com,1999:blog-29846636291042733552024-02-20T01:02:35.963-08:00TRV Werther'in Acılarıneler anlatçam size neler.
olaylar olaylar...gay wertherhttp://www.blogger.com/profile/01565740200347291978noreply@blogger.comBlogger2125truetag:blogger.com,1999:blog-2984663629104273355.post-66792705932963541642018-04-23T13:58:00.000-07:002020-03-28T12:52:20.797-07:00VAROLUŞSAL SANCILAR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://sanatkaravani.com/wp-content/uploads/2017/01/538ee25f21bf6-1024x683.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="534" data-original-width="800" height="425" src="https://sanatkaravani.com/wp-content/uploads/2017/01/538ee25f21bf6-1024x683.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;"> Bu aralar Twitter'da sürekli karşıma çıkıyor bu tamlama, varoluşsal sancılar.... Evet, ben de çekiyorum bu sancıyı hem de kendimi bildim bileli. Varlığımı, yaşadığımı düşündüğüm bu dünyaya perçinlemeye, kendime bir yer bulmaya çalışıyorum. Boşa bir çaba olduğunu bilerek yapıyorum bazen bunu, bazense kendimi ararken kendimde kaybolmanın verdiği acıyla tatmin oluyorum.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Evet kaçtım, çıkış yolunu bulamadığım her defasında kaçtım ve bu kaçış beni İngiltere'ye kadar getirdi. Anladım ki cevabı içinde olanın kaosu, nereye giderse gitsin aynı kalıyor. Şehirler değiştirdim, ülkeler değiştirdim, gözlerimi her kapatıp açtığımda yollarım yollara karışıp daha da uzadı. Günler, haftalar, aylar birbirine eklenip bir yılan gibi büyüdükçe beni sarıp nefessiz bırakmaya devam etti. </span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Sancıyorum, hem de bu sefer tadını daha önce hiç almadığım bir şekilde. Göz yaşlarıma gökten bela indirip lanet okuduğum zamanlardan onları özlediğim zamanlara evrilen dualarım, günahlarımın bedeli gibi saplanıyor bütün gerçekliğime ve ben o yollarda kaybolmaya devam ediyorum. Kaçtığım yollardan da kaçıyorum...</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Tutunduğum şeyleri teker teker kaybetmeye başlayınca yeni bir şeye tutunmaya çalışmanın anlamsızlığının yarattığı uğultu sarıyor tüm düşüncelerimi ve ellerimi ceplerimden çıkarmıyorum. Eskiden şarkılarım ve çizgi film sahnelerim vardı benim. Ne zaman kendimi kötü hissetsem, yokluğumu varlıklarına sunar tüm gam ve kederin bedenimi gözlerimdeki o ıslak yolu takip ederek terk etmelerine izin verirdim. Tekrarlandıkça anlamını yitiren her şey gibi onları da bu kısır döngüye kurban verdim ve artık ruhumu okşayıp beni sakinleştirecek hiçbir şeyim kalmadı.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">İyi yaptığım her şeye ihanet edip yeni şeyleri daha iyi yapabilmenin tutkusunun peşine düştüm ve artık elimde kalan bir sıfırla sevişmenin içler acısı hazzına alışmaya çalışıyorum. Aslında sıfırları ve sıfıra benzeyen şeyleri siz de çok seviyorsunuz. Birler ve sıfırlar arasında gelip gidiyorsunuz. Birler sıfırlara saplanıyor, sıfırlar birleri kendilerine mecbur bırakıyor...</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Kendimi tekrarladıkça ben de anlamımı yitirdim, kendime yabancılaştım. Bir daha yapmayacağım dediğim hataları tekrar ve tekrar yaptıkça dünyadaki yapılabilecek onca güzel başka hatadan mahrum bıraktım kendimi ve olduğum yerde sayıp sıfırlar çizdim. </span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Yorgunum. O kadar yorgunum ki artık kimseyi bana yalan söylediğinde anlayabilecek kadar tanımak istemiyorum. Ne istediğini bilmeyen hiçbir varlıkla temas etmek istemiyorum. Kendi kayboluş hikayem bana yetiyorken başka yıkık hikayelerin baş rollerini ayağa kaldıran iyilik timsali silik yan karakter olmak istemiyorum. Kimsenin iç savaşındaki bir cephe olup onun yerine savaşmak istemiyorum. İstemiyorum... çünkü en çokta insanların bencillikleriyle savaşmaktan yoruldum.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Adını bilmediğim o yerim sızlamıyor artık, bir sızı bile terk etti beni, çünkü ben işiniz bittiğinde terk edebileceğiniz, ihanet edebileceğiniz bir varlığım. Evet evet biliyorum, kaderime üflenmiş soluk ama kuvvetli bir yazı olmalı bu. Gözlerimin içine bakıp yalan söyleyebilirsiniz, arkamdan iş çevirip yüzüme gülebilirsiniz, varlığımı kendiniz için hiçe sayıp sonra yine kendiniz için kabul edip kollarımın altına sığınabilirsiniz. Bütün bunları yapabilirsiniz çünkü ben sizi affedebilirim! Bir yara da siz açabilirsiniz ne olacak ki bir kez de sizin için bastırırım öfkemi hayallerimle ıslatıp yüreğime. </span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Bir başkası için savaşacak gücüm kalmadığı gibi bir başkasının benim için savaşacağına olan inancım da kalmadı. Bu yalnızlık ve sancı böyle sürüp gidecek biliyorum, çünkü açlığını çektiğim şeyler o kadar uzak ki bana; bir kıvılcım gördüğümde onu koskocaman bir aleve dönüştürmek için tüm kuvvetimle üflemeye başlıyorum. Mikail'e dua ediyorum yağmuru biraz ertelesin ve kuvvetli rüzgarlar bahşetsin diye. Sahipleniyorum o kıvılcımı, korumaya çalışıyorum ve beklentiye giriyorum eğilip bükülüp benim yangınım olsun diye. Tek taraflı nefeslerim yetersiz kalınca, kıvılcımı yine bana ait olan yağmurlarla söndürüyor, ondan arta kalanlar acı bir dumanla havaya karışırken son bir nefes çekiyorum içime unutması zor olsun diye.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Şimdi geriye dönüp yazdıklarımı okuyunca bütün bu karmaşanın içinde nasıl zor bir insan haline geldiğimi anımsadım bir de. Güvenmeyen, inanmayan, her kelimenin her cümlenin altında gerçeği aramakla kafayı bozmuş, yüzüne maske üstüne maske geçirmiş, yaraları kapanmamış ama kapan-mış gibi yapan gereksiz bir insan olmuşum.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Ben en çok kendime kızıyorum sanırım. Hayatıma yön verirken söz sahibi yaptığım herkes için yine kendime kızıyorum. Kendime kızıyorum çünkü, beni yıpratmanıza, beni tüketmenize, bir vampir gibi kanımı emip küçük bir çocuk gibi enerjimi sömürmenize izin verdim. Kendime kızıyorum çünkü bencil olup kendimi düşündüğümü zannederken hep en son sıraya koymuşum beni.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"> <span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;">Nasıl değişirim bu saatten sonra bilmiyorum, ama yeni bir çocukla tanıştım. O, bana nasıl bencil olunabileceğini öğretiyor; onun haberi yok ama ben de ona birisi nasıl sevilir onu öğretmeye çalışıyorum. Biliyorum beni çok üzecek, ama sonunda mutlu olabilecek bir başkasıyla.</span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></span></div>
<div style="font-family: sans-serif; font-size: 12.8px; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: black;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></span></div>
gay wertherhttp://www.blogger.com/profile/01565740200347291978noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2984663629104273355.post-74413369035889278902013-04-06T13:45:00.003-07:002020-03-29T02:26:03.998-07:00Ve Tanrı Bizleri Yarattı<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: inherit;"><b><span style="color: red;"><u>BAŞLAMA NOTU:</u> </span><span style="color: blue;">Birazdan burada okuyacaklarınız tamamen hayal ürünüdür. Vurgulanmak istenen şeyler apaçık ortada olmakla birlikte, hiçbir dini oluşumu ve o oluşumun getirisini çarpıtmak değildir amaç. Aşağıdaki metin ''Ve Tanrı Bizleri Yarattı'' metninin ilk kısmıdır.</span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: inherit;"><b><span style="color: blue;"><br /></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: inherit;"><b><span style="color: blue;">ayyyy çok resmi başladım pıtırcıklarım biliyorum ama bu almam gereken bir önlemdi. sizi öykümüzle başbaşa bırakıyorum umarım seversiniz :) </span></b> </span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 115%;"> <span style="font-size: large;">VE TANRI
BİZLERİ YARATTI</span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Sanıldığının aksine leylekler hiçbir zaman
insan taşımadılar dünyaya ve ailelere. Onlar, hep en önemli şeyi taşıdılar; tanrının
nefesini, bizim ruhlarımızı… <br />
Görevleri çok basit gibi görünse de
döngü içindeki en zor görev onlarınkiydi. Tanrı, nefesini emanet edebileceği
tek kişinin yine kendisi olduğunu biliyordu, bu yüzden kendinden olanları,
melekleri yarattı ve nefesini onlara emanet etti.<br />
</span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Leylekler, emanet meleklerinden
tanrının parçalarını alıp dünyaya taşırdı, yolculuk kimi zaman çok kısa
sürerken kimi zaman da çok uzun sürebiliyordu. Bu, ruhun gücüne bağlıydı.<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Leylekler Dünya’ya vardıklarında nereye
gideceklerini zaten biliyorlardı. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden önceden
belirlenmiş evlerin yakına tünüyor ve bekliyorlardı, ta ki hissedene kadar…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Bir anneyi hissetmek hiç de kolay bir şey
değildi aslına bakılırsa, çünkü onlar duyguları kuvvetli varlıklardı. Tanrının
büyük hediyesi…<br />
Taşıyıcılar, gerçekten hissettiklerinde ölümsüz kimliklerinden sıyrılıp gerçek
dünyaya adım atarlardı. Varlıkları, içinde bulundukları ortamda bir anlam
kazanırken bedenleri de itaat etmek için kıvrılır, eğilir ve bükülürdü. Hazır
olduklarında, ince bacakları üzerinde doğrulur ve kafalarını gökyüzüne doğru
kaldırıp gagalarıyla orayı işaret ederlerdi; geldikleri ve gidecekleri yeri…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Leyleklerin kanatlarını her iki yana açıp
bağırmasıyla doğacak olanın ilk nefesine refakat edecek sesi kendisine
bahşedilmiş olurdu ve o, usulca annesinde yerini alırdı. Leylekler rahme
gözyaşlarıyla üflerdi daima, böyle yaparak doğacak olanın çekeceği acıların bir
kısmını onun yerine çekmiş olacaklarına inanır ve yok olurlardı. Biranda,
öylece…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Doğa hep dengede kalmalıydı, yoksa her şey
yok olurdu. Tanrı, dengeyi bu yüzden kurdu, dünyanın insanı kontrol altında
tutabilmesi için. Bir canlı doğarken bir ya da birden fazla canlı ölmeliydi.
Enerji dengesi taviz verilemeyecek bir dengeydi çünkü. Leylekler giderken
yanlarında götürmeyi ihmal etmediler bu yüzden…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> <o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> İnsanlar kendilerinden üstün gördüklerine
özendiler hep ve daha çok istediler. Meleklere, tanrının gücüne ve tanrının
seçtiklerine uzak olduklarını düşündüler daima, tıpkı meleklerin de insanlara
çok uzaktan bakıp onları merak ettikleri ve kendilerinden üstün gördükleri
gibi…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Samandriel* emanet meleklerinden birisiydi,
hatta ilk yaratılanıydı. Bu yüzden emanetçiler içindeki en kıdemli melek oydu,
insanlık var olduğundan beri onlara ruhlarını o gönderiyordu. Ne olduysa her
şey yorulduğu ve hayal edip istediği bir günde oldu.<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Samandriel tanrının isteğiyle, daima hangi
ruhun nereye gitmesi gerektiğini biliyordu. Taşıyıcılara yerleştirilen her bir
ruh parçasının ne denli güçlü ve güzel bir sihri içerdiğinin farkındaydı. Kimi ruh
parçasından çok güzel sesler gelebiliyordu. Bu, onun doğanın sesleri ile kutsanacağı ve kimsenin duymadığı şarkıları söyleyebileceğinin göstergesi olabilirdi ve kimilerinin ruhu ise o kadar parlak
ve olağanüstüydü ki kendisini keşfedebilmesi ancak kendisiyle vereceği savaşa
bağlıydı. Kiminin ruh parçası ise karanlıkla ve anlaşılmayan şeylerle doluydu,
ama tanrı bunu bilerek mi yapıyordu yoksa o da gerçekten arada hata yapabilir
miydi, anlam vermek olanaksızdı. Samandriel, gördüğü ve duyduğu şeylerden insanın
nasıl olacağı yönünde çıkarımlarda bulunup yaşamıyla ilgili tahminlerde
bulunabilirdi ve fakat bunu hiçbir zaman sesli dile getirmezdi, çünkü bunu
kesin olarak sadece tanrı bilebilirdi.<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> İnsan denen varlık göz alıcıydı, çünkü
tanrının birer yansımasıydılar ve her ne kadar ortak bir yaratıcı tarafından
şekil verilmiş olurlarsa olsunlar, farklılıklar benzerliklerden çok daha
fazlaydı. Samandriel hep hayal etmişti, bir leyleğin kanadına oturacak ve
uçarak dünyaya inecekti. Taşıyıcısının çığlığıyla yepyeni bir taşıyıcıda hayat
bulacak ve olduğunun aksine bir farklılıkta sürdürecekti varlığını. Uzaktan bakıp
da hep istediği şeyleri gerçekleştirebilecekti. İnsanlardan ailesi olacak,
tanrının elinin değdiği yepyeni bir gezegende yaşayacak ve bir türlü anlam
veremediği aşkı tadacaktı. En önemlisi ise her zamankinden daha özgür olacak,
durmadan dua edip dileklerde bulunacak ve tanrının dokunuşunun farklılığını
bütün insanoğluna kanıtlayacaktı.<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Meleklerde düşünebiliyordu elbette. İyiyi ve
kötüyü hissedebiliyorlardı, karar alabiliyorlardı. Tanrı bir diktatör değildi
ve kendinden olanların düşündüklerine hep kulak verirdi. İnsanlığın daima en
iyisi olmasını istedi tanrı, bu yüzden daha çok melek yarattı ve herkese
görevlerini dağıttı. Her şey kusursuzdu cennette ve tabii ki Elders** bu konuda
çok yardımcı oluyordu döngüye. Samandriel hata yapmanın nasıl bir şey olduğunu
merak ediyordu, çünkü tanrının emriyle her şey mükemmeldi fakat insanoğlu bu
düzene tabi değildi.<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Bir gün tanrının karşısına çıktı Samndriel. Yaratıldığı
andan beri yaptığı hizmetleri anlattı. Tanrıya zaten bildiklerini tekrarladı. Hayallerinden ve yapmak istediklerinden bahsetti. Zamanlamasının yanlış
olduğunu bilmiyordu ve tanrının hiddetiyle karşılaştı. Dünya’da yer ve gök
sallandı, cennetin kapıları kapandı ve koridorlarda tanrının yıkıcı nefesi
patladı. Cehennemde ateşler yükseldi ve bazıları hiç var olmamışçasına yok
oldular. Samandriel neye uğradığını bilemedi. Tanrıyı daha önce hiç böyle
görmemişti ve af dilemekten başka çaresinin olmadığını biliyordu. Anladı ki
kendisini asla insanlarla bir tutmaması gerekiyordu. Asla onlar kadar değerli
olamayacaktı ve asla en az onlar kadar bir insan…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Samandriel varlığından bile haberinin
olmadığı o yabancı duyguları tadarken kendi sebep olduğu şeylerin farkında
değildi. Birkaç leylek yok olmuş ve emanet melekleri korkudan cennetin beşinci
kapısını terk etmişlerdi. Cennetteki ışık ağacından yapılmış tahta kapıyı
yavaşça açtı Samandriel, Tanrının dilinde ki beş, altın işlemelerle kazınmıştı
kapıya… Leylekerin bulunduğu beyaz mermerden yapılmış hole gelebilmek için,
asker meleklerin nöbet beklediği, yerlerini siyah mermerlerin süslediği geniş
koridorda yavaş ama keskin adımlarla yürüdü Samandriel. Holün girişine
ulaştığında aniden durdu. Orada ne olduğunu çok iyi biliyordu ve yapması gerekeni
de. Karşısına çıkan pürüzsüz ve saydam duvara çarpmak sonunu getirebilirdi. Biraz
önce tanrının merhametine sığınmıştı ama bir duvardan merhamet dileyemezdiniz. Samandriel
nazikçe üfledi duvara ve ışık huzmesi altında hızlıca geçip duvarın
öldürücülüğünü tekrar kazanmasını izledi. <o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Ortasından kesilmiş kocaman bir küreydi
içinde bulunduğu oda. Işığın ve ılık bahar rüzgarlarının hiç eksik olmadığı bu
odanın duvarlarında taşıyıcı leylekler uyurdu. Leyleklerin tüneyebilmesi için
açılmış milyonlarca oyukla dolu olan duvarların önünde, yatakları ay taşından dövülmüş</span></span></b><b><span style="line-height: 18.4px;"><span style="font-family: inherit;"> içlerinden berrak ve serin suların aktığı</span></span></b><b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> küçük nehirler şeritler
şeklinde bütün odayı kaplıyordu. Huzursuzca kıpırdanan leylekleri küçük bir fısıltıyla
yatıştıran Samandriel, hızlı adımlarla taş balkona çıktı. Aslında burası emanetlerin
leyleklere verilerek dünyaya uğurlandığı bir yerdi. Cennetin eşsiz bahçelerinin
manzarası hakimken bütün balkona, gülüp oynayan, yiyen ve içen
melekleri izlemektense o yeni havalanan bir leyleği izlemeyi tercih etmişti.
Tanrı, Samandriel’a büyük bir güç bahşetmişti ve bu büyük güç büyük sorumluluk
demekti. Taş balkonun sarsıldığını anlamasıyla, kendisini büyük bir endişeyle
sakinleştirmeye çalıştı. Kendisini tanımakta zorluk çekiyordu ama anılarının
onu meşgul etmesine de engel olamıyordu. Cennetten atılan kardeşlerini düşünde
ve tabii cehenneme sürgün edilenleri… Hepsinin hayalleri ve istekleri vardı
kıskançlıklarının gölgesinde büyüyen. Öyle olmamalıydı ama böylede olmak
istemiyordu. İnsanda olamadığına göre…</span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Samandriel hızlıca hole döndü ve başka bir
kapıdan girip saygıyla yere eğildi. Kafasını öne eğip iki elini de öne doğru
olabildiğince uzattı ve istedi. Emanet hemen ona itaat etti ve avuçlarını tanrının
nefesiyle doldurdu. Ellerinde tuttuğu bir kadının bedenine gidecek olan ruhtu
bunu her şeyiyle hissediyordu. Leyleklerin dinlendiği, küçük taş sütunlarda ki
ateşin hiç sönmediği avluya tekrar geldi Samandriel ve bir leyleği huzuruna
çağırdı. İnce uzun boynunun taşıdığı zarif kafasına küçük bir dokunuşta bulundu
leyleğin ve leylek büyük bir coşkuyla havalanıp uçtu. <o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Taşıyıcı, zorlu geçen bir uçuşun ardından dünyaya vardı. Ruh çok güçlü
ve büyüktü bu yüzden yorulmuştu. Biraz bekledikten sonra hissetti ve ilk defa
bu kadar çabuk hissedişine şaşırmış olsa da ritüeline başladı. Ruhu, rahme göz
yaşlarıyla teslim etti ve havalandı. Gök yüzünden yanında götürmesi gereken bir
ölümlünün ruhunu kaptı ve aniden bir yanlışlık olduğunu hissetti. Evin
çatısında daireler çizip gök yüzüne yalvararak uçmaya başladı. Sonra güneşten
gelen bir ateş parçası leyleği ve yanında götürmesi gereken ruhu yaktı ve
küller gök yüzüne savruldu. <o:p></o:p></span></span></b><br />
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></b>
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> * * *</span></span></b><br />
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Anne, çocuğunun ilk tekmesini hiç beklemediği
bir anda hissedince koşarak çocuğunun babasının yanına gitti. Dışarıda sonbaharın
kızıllığı bütün ağaçları boyarken, insana huzur veren sakin rüzgarlar da son
kez yalıyordu her yeri. Adamı bahçede otların üstünde tembellik yaparken buldu
kadın. Etrafta külleri uçuşurken gözlerini açıp da dinleyemedi adam kadını ve
aylar sonra tek başına bir çocuk dünyaya getirdi kadın. Bir erkek doğurdu, bir kadının sahip olması gereken ruha sahip bir erkek…<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><span style="background-color: white; line-height: 115%;">*Mitolojide, hayal
gücünün meleği</span><span style="line-height: 115%;">, </span><span style="background-color: white; line-height: 115%;">bize geniş bir hayal gücüne sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu ve bu
şekilde birçok şeyi gerçeğe dönüştürebileceğimizi gösterir.</span></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background-color: white; line-height: 115%;"><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><b><br /></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background-color: white; line-height: 115%;"><span style="color: #cc0000; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><b>**Mitolojide, Tanrı'nın
tahtının çevresinde oturan 24 melek grubu. Bu melekler Tanrı'nın en kıdemli
yardımcılarıydılar.</b></span></span><b><span style="font-family: "comic sans ms"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></b></div>
gay wertherhttp://www.blogger.com/profile/01565740200347291978noreply@blogger.com22